milletimizin ortak mallarını nasıl kullanmalıyız
kemalizm1938org. 1. ATATÜRK’ÜN 18 OCAK 1923 TARİHİNDE İZMİT’TE. HALKA VERDİĞİ DEMEÇ. İktisadiyâtımızın Esbâb-ı Tedennisi. Her noktayı kısa bir tarzda birer birer ifade edeceğim (67). Çiftçilik; milletimizin en mühim kısmı, ekseriyeti çiftçidir, çobandır.
8. Sağ alt köşeye, kelimenin farklı formlarını yaz. Örneğin, “swim” yani “yüzmek” kelimesi için “swims,” “swimming,” “swam” ve “swum” yazabilirsin. Her bir formu nerede ve nasıl kullanabileceğini anlamaya çalış. Sonra da, gün içerisinde bu yeni kelimeyi olabildiğince sık kullanmaya çalış!
Sonraşöyle devam ediyor, “Cenab-ı Hakk’ın kullar üzerindeki hakkı, kullarının kendisine itaat ve ibadet etmeleri ve başka hiçbir varlığı O’na ortak koşmamala-rıdır. Kulların Allahu Teâlâ üzerindeki hakları ise, kullar bu vazife-lerini yerine getirirlerse Allahu Teâlâ’dan bekledikleri hakları nelerdir?
Ekmek Kokusu. İnsanlık tarihi kadar eskidir ekmeğin geçmişi ve ortak besin maddelerinin başında yer almaktadır. Ülkemizin tahıl ülkesi olması, yıllardır süregelen beslenme alışkanlıkları ve sosyo-ekonomik yapısı dolayısı ile ekmeğin beslenmemizdeki yeri çok önemlidir. Ülkemizde kişi başına günde yaklaşık olarak
Geliştirdiğimiz modüllerde ortak olarak kullandığımız bazı yapılar vardır. Bunlar Caching, Exception Handling, Logging, Performance, Transaction, Validation vb. Bu işlemler birer Cross
Site De Rencontre Ça Marche Ou Pas. Çanakkale Zaferi’nin 99. yılı nedeniyle bir açıklama yapan Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasında Cumhuriyetin kuruluşuna giden yolda çok önemli bir kilometre taşı olan Çanakkale Zaferi’nin Türk Milleti’nin ort Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek’in Çanakkale Deniz Zaferi’nin 99. yıldönümü nedeniyle yayımladığı mesajı şöyle “Tarihte eşine az rastlanır büyük kahramanlık destanlarından olan Çanakkale Zaferi, tüm yokluk ve imkansızlıklara rağmen inancın ve bağımsızlık aşkının zaferidir. Her türlü olumsuzluğa rağmen bir milletin uyanışı olan Çanakkale, inanmış bir neslin neler yapabileceğini tüm dünyaya gösteren milletimizin ortak iradesi ve fedakarlığıdır. O günün şartlarında dünyanın en güçlü ordularına karşı verilen bu var oluş savaşı, tüm dünyaya Çanakkale Geçilmez’ sözünü ezberletirken Mehmet Akif Ersoy’un mısralarına da şu şekilde yansımıştır Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi? En kesif orduların yükleniyor dördü beşi. -Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya- Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya. Her şeyi ile tek bir amaç uğruna yurdunu işgal ettirmeyen milletimiz, Çanakkale’de ortaya çıkan o ruhla bugün de yoluna devam etmektedir. Bağımsızlık savaşının kazanılmasında ve Cumhuriyetin kuruluşuna giden yolda çok önemli bir kilometre taşı olan Çanakkale Zaferi, sadece geçmişimizin aziz bir hatırası olarak değil, geleceğe yürüyüşümüzün de en güçlü ilham kaynaklarından biri olarak son derece önemlidir. Çanakkale Zaferi’nin 99. yılı vesilesiyle, vatan için canını feda eden aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.”
Eşler, ortaklık mallarını evlilik birliğinin yararına uygun olarak yönetirler. Olağan yönetim sınırları içinde her eş, ortaklığı yükümlülük altına sokabilir ve ortak mallarda tasarrufta bulunabilir. Olağan yönetim dışında kalan konularda eşler, ancak birlikte veya biri diğerinin rızasını almak suretiyle ortaklığı yükümlülük altına sokabilir veya mallarda tasarrufta bulunabilir. Rızanın bulunmadığını bilmeyen veya bilecek durumda olmayan üçüncü kişiler için bu rıza var sayılır. Evlilik birliğinin temsiline ilişkin hükümler saklıdır. Eşlerden biri, diğerinin rızasıyla ortaklık mallarını kullanarak, tek başına bir meslek veya sanat icra ederse, bu meslek veya sanata ilişkin bütün hukukî işlemleri yapabilir. Eşlerden biri, diğerinin rızası olmaksızın ortaklık mallarına girecek olan bir mirası reddemeyeceği gibi, tereke borca batıksa mirası kabul de edemez. Diğer eşin rızasının alınmasına olanak bulunamazsa veya bu konudaki istem onun tarafından haklı sebep olmaksızın reddedilirse, istem sahibi eş kendi yerleşim yeri mahkemesine başvurabilir. Mal ortaklığının sona ermesi hâlinde, eşlerden her biri ortaklık malıyla ilgili işlemlerden dolayı vekil gibi sorumludur. Eşlerden her biri, yasal sınırlar içerisinde kendi kişisel mallarını yönetme ve bunlar üzerinde tasarrufta bulunma hakkına sahiptir. Kişisel mallara giren gelirler varsa, yönetim giderleri bu gelirlerden karşılanır.
SYKD Başkanı Necmettin Kırık mesajında şu ifadelere yer verdi. “Öncelikli olarak ilimizde görev yapan tüm basın emekçilerinin bu anlamlı gününü tebrik ediyoruz. Demokrasimizin temel taşlarından olan basın, düşünce, anlatım ve haber alma özgürlüğünün en etkili aracıdır. Basın emekçileri ülkemizin ve şehrimizin sorunlarını kamuoyuna aktarmada, çözüm önerileriyle toplum mekanizmasının daha sağlıklı bir şekilde çalışmasına yardımcı olarak çok önemli bir görevi yerine getirmektedir. Halkımızın haber alma özgürlüğüne ilkeli ve tarafsız yaklaşımlarıyla gece gündüz demeden fedakârca destek sağlayan basınımız milletimizin ortak sesi olmaya devam etmektedir. Günün her saatinde bizlere çevremizde yaşanan gelişmeleri sıcağı sıcağına aktaran basın mensuplarımıza teşekkür ediyor, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününü kutluyoruz.”
Türk milleti, millî birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir sözünün açıklaması ile ilgili yazı aşağıda yer almaktadır. Mustafa Kemal Atatürk, “Türk milleti, millî birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir.” Sözü ile milli birlik ve beraberliğin önemine dikkat çekmiştir. Burada bahsedilen güçlükler ise milli mücadele yıllarında kahraman milletimizin yaşadığı zor şartlardır. Çünkü o yıllarda düşman devletler, vatanımız parçalamak için her taraftan saldırıya geçmişti. Milletin bağımsızlığını yine milletin azmi ve kararı kurtaracaktı. Bu anlamda Mustafa Kemal Atatürk 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak, milli mücadelenin başlangıcını yaptı. O tarihten itibaren milletimiz tek çatı altında birleşmeye başladı. Samsun’dan başlayan milli mücadele ruhu, daha sonra Amasya Genelgesi, Sivas Kongresi ve Erzurum Kongresi kararlarıyla devam etti. Halkımız bütün güçlüklere rağmen birlik ve beraberlik içinde vatan savunması yaparak düşmanı yurdumuzdan atmayı başardı. Bu başarıdan sonar Mustafa Kemal Atatürk, “Türk milleti, millî birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir.” Sözünü kullanarak, şartlar ne olursa olsun, her türlü zorluğun üstesinden ancak birlik ve beraberlikle gelineceğini anlatmak istemiştir. Türk milleti, millî birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir sözünün açıklamasına bakarsak, önümüze çıkan engelleri, güçlükleri birlik ve beraberlikle aşabiliriz. Birlik ve beraberlik bir milleti, bir devleti güçlü kılan ve ayakta tutan unsurların başında gelir. Dolayısıyla milli birlik ve beraberliğe gereken önemi vermeliyiz. Birlik ve beraberlik inde yaşayan Türk milletinin bir ferdi olmaktan gurur duyuyoruz.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, "Camilerimiz, kürsülerimiz, minberlerimiz birlik ve beraberliğin, kardeşlik ve yardımlaşmanın muhkem kaleleridir. Asla fitneye, ayrıştırmaya, tefrikaya alet edilemez. Bu hassasiyeti gözetmeyen herkes için hukukun gereği yapılacaktır." İşleri Başkanlığınca, "Değişen Dünyada Değerlerin Korunmasında Diyanet Hizmetleri" temalı 3. İlçe Müftüleri Kongresi bir otelde üç gün sürecek programın açılışında yaptığı konuşmada, dünyanın hızlı ve köklü değişimlere sahne olduğunu, bu sürece hakikat, hukuk, güven, huzur gibi değerler açısından bakıldığında insanlığın söz konusu değişimlerin ardında esasında büyük savrulmalar ve kırılmalar yaşadığını söyledi."Bugün insanlığın sosyal, siyasi, iktisadi alanda yaşadığı çıkmazların adını ve sebebini doğru ifade edeceksek bu tam bir değerler krizidir, medeniyet krizidir." diyen Erbaş, modern dönemde bu değerlerin hiçe sayıldığını insanlığı kapıldığı bu türbülanstan çıkarmanın yegane yolunun, kaybedilen değerleri vahyin rehberliğinde yeniden ihya ve inşa etmek olduğunu dile getiren Erbaş, bunu gerçekleştirmesi gerekenlerin de öncelikle Müslümanlar olduğunu belirtti. Erbaş, şöyle konuştu "Bugün Müslümanların da bir değerler krizi yaşadığını söylemek durumundayız. Kendilerini ayakta tutan ve güçlü kılan değerlerini kaybettiği için bir vücudun azaları gibi birbirine duyarlı, bir binanın tuğlaları gibi birbirine bağlı ve bir tarağın dişleri gibi yan yana olması gereken Müslümanlar maalesef imamesi kopan tespih taneleri gibi dağılmışlardır. Çözüm, meseleleri doğru bilgi ve yöntemle akıl ve ferasetle ele alarak kendi inanç ve medeniyet değerlerimizin rehberliğinde yeni bir hayat ve gelecek inşası için çalışmaktır.""Başkanlığımız milletimizin ortak zemini ve değeri olmuştur"Diyanet İşleri Başkanlığının vatanın huzuru için büyük gayret gösterdiğini belirten Erbaş, 3 Mart'ın Diyanet İşleri Başkanlığının 95. kuruluş yıl dönümü olduğunu köklü bir geçmişe dayanan ve uzun tarihsel tecrübelerden beslenen Başkanlığın, milletin bekası ve geleceği açısından dinin önemini ve değerini idrak etmenin neticesi olduğunu, geçen bir asırlık süreçte zaman zaman zor dönemler yaşamasına rağmen güçlü bir geleneğe sahip olmanın da etkisiyle çok büyük hizmetler yaptığını İşleri Başkanlığının yetkileri ve imkanları ile dünyanın her yerinde hizmet eden küresel bir teşkilat olduğuna işaret eden Erbaş, gerçekleştirdiği uluslararası şuralar, yayınlar, toplantılar ve çalışmalar ile Müslüman azınlıkların, soydaşların ve İslam topluluklarının rehberi olduğunun altını "Diyanet İşleri Başkanlığımız, ülke içinde milli birlik ve beraberliğimizi pekiştiren, inancımızı diri tutan çalışmaları ve doğru bilgi ve kuşatıcı bir yaklaşımla yaptığı rehberlik ile milletimizin ortak zemini ve değeri olmuştur." dedi. Erbaş, Başkanlığın hizmetlerine ilişkin şu bilgileri aktardı "Başkanlık olarak yurt içinde göçmenlerin yoğun olarak yaşadıkları 10 ilden başlamak üzere tüm illerimizde, geçici barınma merkezlerinde ve askerimizin başarılı operasyonlarıyla terörden arındırılan Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonları bölgelerinde din hizmetleri, din eğitimi, dini yayın ve insani yardım faaliyetleri yürütüyoruz. Örnek olarak zikretmek gerekirse söz konusu iki bölgede seçimi ve eğitimi tamamlanan bin 850 mahalli din görevlisi Başkanlığımız koordinesinde sahih dini bilgi ile din hizmetini bölgeye ulaştırmakta, yıllarca ezan sesine hasret kalan bölgelerde tekrar Allahu ekber nidaları yankılanmaktadır. İl ve ilçelerde Aile ve Dini Rehberlik Büroları ve bu alanda istihdam edilen vaizlerimizle ailenin sağlıklı şekilde kurulmasına ve yürütülmesine yönelik dini rehberlik faaliyetlerimiz artarak devam edecektir."Din istismarı konusunda bütün illerde özel ekipler tarafından seminerler ve birçok etkinlik gerçekleştirdiklerini dile getiren Erbaş, basılı ve görsel yayınları, irşat faaliyetlerini her geçen gün daha kapsamlı hale getirerek bütün vatandaşlara doğru dini bilgiyi ulaştırmaya çalıştıklarını belirtti."Her hocamızın 10 gencimize rehberlik etmesini istiyoruz"Diyanet televizyonunun ve teşkilat bünyesinde kurdukları radyoları önemsediklerini dile getiren Erbaş, Diyanet televizyonunu herkese tanıtmak istediklerini kurslarına ilişkin de bilgiler veren Erbaş, 4-6 yaş Kuran kursları konusundaki çalışmaların milletin takdirini kazandığını Başkanlığın özel önem verdiği alanlardan birisinin de gençlere yönelik manevi rehberlik çalışmaları olduğunu dile getirerek, "Her hocamıza 10 gencimiz emanet projesiyle eğitiminden, dini ve ahlaki gelişiminden, kitap okuma alışkanlığı kazandırmaktan, geleceğine rehberlik etmeye varıncaya kadar her hocamızın 10 gencimize rehberlik etmesini istiyoruz." diye bütün öğrencilerin o şehrin müftüsünü tanımasını istediklerini vurgulayan Erbaş, bütün gençleri aynı derecede önemli ve değerli gördüklerini ufkunu İslamın ilkeleriyle aydınlatmak sorumluluğunun, "İslamın doğru anlaşılması", "doğru anlatılması" ve "yaşanması" olmak üzere üç boyutu olduğunu anlatan Erbaş, bu üç boyuttan birincisi olarak ifade edilen "İslamın doğru anlaşılması" konusunda sahih bilginin topluma ulaştırılmasının hayati öneme sahip olduğunu vurguladı. Erbaş, "Dinin, bilgisizliğe ya da sağlam temellere dayanmayan yaklaşımlara terk edilmesinin ağır faturasını, doğru şekilde karşılanmayan her ihtiyacın istismara açık olduğunu, bugün daha yakından görmekteyiz." diye boyutun ikincisinin, İslamın hikmetle güzel sözle en uygun yöntemle anlatılması olduğunu kaydeden Erbaş, merhametle müjdeleyen, hakikatle uyaran, ikna edici bir metotla açıklayan bir yaklaşımla sevdirerek ve nefret ettirmeden İslamı anlatmanın tebliğin en önemli boyutu olduğunu belirtti. Erbaş, sosyal gerçeklikleri ve öncelikleri dikkate almayan, kaba, sert ve dışlayıcı bir üslubun, nebevi metoda da doğru iletişimin ilkelerine de aykırı olduğunu boyutun ise İslam'ın yaşanan bir hayata ve ahlaka dönüştürülmesi olduğunu dile getiren Erbaş, İslam bir hayat dini, Kuran-ı Kerim'in bir hayat kitabı olduğunu belirtti. Erbaş, konuşmasını şöyle sürdürdü "İslam bütün müminlerin, hepimizin ortak inancıdır ve en büyük değeridir. Diyanet İşleri Başkanlığı her türlü siyasi, ideolojik görüşün üstünde, hiçbir mezhep-meşrep ayrımı yapmadan, milletimizin birlik beraberlik, kardeşlik ve yardımlaşma ilkeleriyle huzur ve güven içinde yaşaması için bütün mensuplarıyla ve imkanlarıyla çalışmalarına devam etmektedir. Bizler bütün hizmetlerimizde, tutum ve tavırlarımızda, söylem ve eylemlerimizde, her türlü siyasi, etnik yapının dışında, kardeşliği ve toplumsal dayanışmayı esas İşleri Başkanlığı, İslamın kapsayıcı ve büyük aidiyeti doğrultusunda milletin birliği ve beraberliğini esas alarak hizmetlerini yürütmektedir. Camilerimiz, kürsülerimiz, minberlerimiz birlik ve beraberliğin, kardeşlik ve yardımlaşmanın muhkem kaleleridir. Asla fitneye, ayrıştırmaya, tefrikaya alet edilemez. Bu hassasiyeti gözetmeyen herkes için hukukun gereği yapılacaktır."Tekfir, tefrik, tehdit, tahrik, tahkir, şiddet ve nefreti esas alan söz ve eylemleri asla tasvip etmediklerini ve meşru bulmadıklarını, İslami anlayışa uygun görmediklerini belirten Erbaş, şunları ifade etti "Milli birlik ve beraberliğimizi zedeleyen, barış ve huzuru bozan, ayrıştırıcı ve tefrikaya sebep olan anlayışlar İslami olamaz. Diğer yandan toplumun genelini ilgilendirmeyen tarihte kalmış, belki özel alanda ilim adamlarının konusu meseleleri kamuoyu önünde tartışarak milletin zihnini meşgul etmeye de kimsenin hakkı yoktur. Bu da bir nevi din istismarıdır. Dolayısıyla dinimiz konusunda konuşan yazan herkes hakikate ve nezakete bağlı kalmak, birlik ve beraberlik duygularına sadık olmak zorundadır.""İslamın izzetini ve sorumluluğunu taşıyoruz"Erbaş, tarihten bugüne "müftü" kelimesinin karşılıklarına bakıldığında ağır bir mesuliyetin altına girildiğini gördüklerini belirterek, müftünün, "Allah adına imza atan kişi", "Beyan vazifesini eda konusunda Peygamberin halifesi", "Fetva verdiği meselenin alimi", "Taklit ederek değil, bilgi üreterek fikir inşa eden ve çözüm üreten kişi", "Önceki içtihatları değerlendirirken kendi görüşünü kaybetmeyen, nazar ve istidlal kudretine ve melekesine sahip kişi" anlamlarını kendisinde barındırdığını idareci, yönetici olmasının yanında aynı zamanda bir alim ve önder olduğuna dikkati çeken Erbaş, "İslamın izzetini ve sorumluluğunu taşıyoruz. İlmi ve bilgiyi geleceğimizi aydınlatacak meşale olarak görüyoruz. Ümmetin vahdetini, birlik ve beraberliğimizi ana gaye ediniyoruz. Başkanlığımızı milletimize ve insanlığa hizmet için yegane imkan olarak görüyoruz." müftülere, görev yaptıkları ilçenin din hizmetleri açısından ihtiyaç tespitini mutlaka yapmaları hususunda uyarılarda bulunarak, "Aile yapısı, boşanma oranı, aile sorunları, gençliğin durumu, sokak çocukları, uyuşturucu, göç ve mülteciler, zararlı alışkanlıklar gibi benzeri alanlarda hızlıca ve kapsamlı olarak bilgi edinmelisiniz. Sonra her bir alana yönelik çalışma planınız olmalıdır. Vaaz-irşat konuları, yerel sorunlar ve ihtiyaçlara göre hazırlanmalıdır." ifadesini işleri başarabilmenin en temel şartının samimiyet olduğunu dile getiren Erbaş, "Doğru dini bilgi ile milletimizi donatmazsak, o boşluğu nasıl din istismarcılarının aldığını ve giderek bir terör örgütüne dönüştüğünü, giderek bir FETÖ'ye, DEAŞ'a dönüştüğünü, bunu yaşayarak gördüğümüzü yeniden sizlere hatırlatmak ve bunun tedbirlerini sürekli uyanık olarak almak zorunda olduğumuzu ifade etmek istiyorum." değerlendirmesinde Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay da katıldı. Diyanet İşleri Başkanlığı İslam Asker Güncel Haberler
milletimizin ortak mallarını nasıl kullanmalıyız